Yiyecek-İçecek Markaları, Üreticileri ve Satıcıları Neden Dijital Dönüşümün Tadına Bakıyor İstiyor
Gıda sektöründe faaliyet gösteren markalar ve üreticiler dijital dönüşüme COVID-19’dan çok daha önce başlamıştı; ama pandeminin piyasaları alt üst etmesiyle birlikte metrekare başına satış anlayışı bir kenara bırakan sektör, eve teslimat, toplu satın alma seçenekleri, evdeki işleri yoğun aşçılar için yiyecek paketleri ve daha fazla özel etiketli ürün gibi alanlarda giderek artan taleplere adapte olma yarışına girdi. Yeme, içme ve yemek yapma alışkanlıklarımız değişti. Aslında, gıda sektörüyle azıcık haşır neşir olmuş hiç kimse dijital araçlar kullanarak hızlı stratejik ve lojistik kararlar almanın yabancısı değildir. Yiyecek tedarik zinciri de genelde bu tempoya ayak uydurur.
Yine de, sadece ayak uydurmaya çalışmak gıda sektöründeki, pek çok işletme için uzun vadede sürdürülebilir bir taktik değildir. Pandeminin sebep olduğu sıra dışı şartlar da mevcut dijital sistemlerin yetersizliğini ortaya koydu zaten. Yiyecek-içecek sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için daha kapsamlı ve merkezi bir dönüşüm çözümünü düşünmek için bundan daha uygun bir zaman olamaz.
Ani değişimlerle tanımlanan piyasa
Tüketicilerin daha çok seçenek ve daha fazla konfor iştahının etkisiyle geçtiğimiz yıllarda, perakende satış noktalarındaki ve internet satış kanallarındaki yeni ürün sayısında bir patlama yaşandı. Ayrıca, beslenme ve etik bilinçlerinin artması, et ürünleri içermeyen, süt ürünleri içermeyen ve çiftlikten çatala kadar takibi yapılan yiyecek talebini artırdı. E-ticaretin önüne geçilebilecek bir şey olmadığı kesinleşti. Markalar perakendeci olmaya, perakendeciler markalaşmaya, pek çok gıda üreticisi ve satıcısı da yemek teslimatı işine el atmaya başladı.
Değişen şeyse, uzaktan çalışma sistemine aniden geçilmesiyle birlikte idari departmanlardakilerin, üretim tesislerindekilerin, sahada çalışanların ve tedarikçilerin birbiriyle iş birliği içinde çalışmasını sağlayacak dijital araçlara duyulan acil ihtiyaç oldu. Maliyetin ve israfın azaltılması, gıda güvenliği ve mevzuata uygunluk, tedarik zinciri yönetimi, ürün geliştirme sürecinin ileri seviyede takibi gibi üstesinden gelinmesi gereken zorluklar da işleri ayrıca karmaşıklaştırıyor.
Yiyecek-içecek sektöründeki şirketlerin hayatta kalması ve büyüyebilmesi için ileri seviyede esnek olmaları, talebi doğru tahmin edebilmeleri, tüketicilere farklı kanallardan erişebilmeleri, düzenli olarak inovatif ve kaliteli ürünler çıkarabilmeleri gerekiyor. Bu ticari hedeflere ulaşabilmek için gerekli dijital dönüşüm araçlarına yatırım yapmak da şu içinde bulunduğumuz dönemde her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.
Operasyonel zorluklara odaklanmak
“Dijital dönüşüm” herkesin dilinde, ama bu terim sizin için ne anlama geliyor? Bir şirketin teknolojiden beklediği orijinal ve kaliteli ürünlerinin pazara mümkün olduğunca çabuk sürülebilmesiyken, bir diğerinin hedefi tüketicilere daha yakın olarak trendleri ve talepleri doğru tahmin edebilmek olabilir. Bu arada bir başka şirket de ürün inovasyonunu artıracağı ve giderek büyüyen ürün portföylerini yöneteceği en uygun araçları arıyor olabilir.
Herhangi bir dijital dönüşüm girişimi işletmenizin hedeflerine bağlıdır. İşin özünde, maksadı sizin karşılaştığınız operasyonel zorlukların üstesinden gelmektir. Küçük üreticilerden çok kategorili perakende devlerine kadar yiyecek-içecek sektöründe faaliyet gösteren her işletmenin dikkatle seçmesi gereken dijital araçların, bu işletmelerde günlük işlerini yapan çalışanların daha stratejik ve daha randımanlı hareket etmesini sağlaması gerekir. Dijital değişim dediğimiz şey, bu değişimle birlikte gelen dijital araçları her gün kullanacak olan kişilerin memnuniyetini gerektirdiğinden, işletmeler ihtiyaçlarını karşılayacağını düşündükleri dijital araları seçerken yüksek benimsenme oranı ve kullanıcı dostu olması gibi özellikleri göz ardı etmemelidir.
Dijital teknoloji inovasyon süreçlerini güçlendirmelidir ama aynı zamanda ilerlemeyi takip edebilmeli, bir ürün ya da strateji başarısızsa bunu fark edip vites değiştirebilmelidir. Mevzuata uyum belgelerini yöneten ve güncelleyen sistemlerden, satın alınan malların maliyetini (COGS) ve israfı azaltan araçlara kadar, dijital teknolojinin amaçlarından biri de riski azaltmak olmalıdır. Yeni ürün çıkarma hızlarını kesmemek, besin değerlerini maksimize etmek ve mevcut bir ürünü yeniden canlandırmak isteyen işletmelerin, iş akışlarını hızlandıran, tedarikçilerle iletişimi üstelenen, ana ürünlerin farklı hedeflere yönelik olarak değiştirilmesini kolaylaştıran kapsamlı bir gıda ürünü geliştirme ve portföy yönetimi platformuna geçiş yapması gerekir.
Dijital dönüşümün merkezine ürünleri koymak
Gıda ürünü üretiminde veya satışında çalışanlar çoğu kez, bir ürünün, ürün yaşam döngüsü içinde fikir aşamasından tüketiciye kadar geçen Ar-Ge, formülasyon, satın alma, imalat, mevzuat kontrol, etiketleme, paketleme ve pazarlama gibi farklı aşamalarını yönetmek için farklı dijital araçlar kullanır. Ancak bu farklı araçlar birbiriyle bağlantısız olabilir. Bu da verilerin elle girilmesine sebep olarak veri bütünlüğünü bozar, çalışanlar arasındaki iş birliğini sekteye uğratır. Halbuki bunların ne kadar önemli olduğu özellikle COVID sonraki uzaktan çalışmaya geçen dünyada iyice belirginleşmiştir.
Ürünle ilgili her şeyi ele alabilen bir platform olsa nasıl olurdu? Yiyecek-içecek sektöründe faaliyet gösteren pek çok şirket, aradığı cevabı Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) yazılımında buldu. Bir PLM çözümü, dijital ekosistemin merkezine ürünün kendisini oturtur ve ürünle ilgili her türlü bilginin takibi için gerçek zamanlı tek bir veri kaynağı sağlar.
Ürün tarifinden ürünün bölgelere göre farklılık gösteren paketleme bilgisine ve perakende satış rakamlarına kadar ürünle ilgili her şey PLM sistemi içinde ilgili bilgiye ihtiyaç duyan herkesin kolayca erişebileceği şekilde gerçek zamanlı olarak tutulur.
Modern ve mobil PLM çözümleri, ERP, Ürün Bilgisi Yönetimi (PIM), Dijital Değer Yönetimi (DAM), e-ticaret, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), Ürün Portföyü Yönetimi (PPM), Satış ve Operasyon Planlaması (S&OP), Laboratuvar Bilgi Yönetimi Sistemleri (LIMS), Etiketleme ve Çizim (LAM) ve benzeri platformlarla entegre olarak, seyahat halindeki veya evinden çalışan ekiplerin kullanmasına olanak sağlar. Süreçlerin takibi, tutarlılık ve iş birliği güçlendirildiği için ürünlerin piyasaya çıkış süresi kısalır, yeni ürün lansmanlarının başarı oranı yükselir, kalite ürün kalitesi artar, mevzuat daha iyi takip edilir, şeffaflık ve takip edilebilirlik sağlanır, maliyet yönetimi kolaylaşır.
Dijital dönüşüm deyince akla pek çok olası çözüm gelecektir, ama PLM çok basit bir şey vaat ediyor: Farklı ve birbirinden bağımsız sistemleri birbirine bağlayarak ürün verilerini ve iş akışlarını merkezileştirmek ve kolaylaştırmak. Dijital altyapılarının temeline PLM çözümünü yerleştiren yiyecek-içecek markaları, üreticileri ve perakendecileri, operasyonel zorluklarla kolayca baş edebilir, işletmenin hedeflerini dijital dönüşüm kararlarının merkezine alabilir.
Silikon Vadisi teknolojisini sektördeki en iyi çalışma şekilleriyle birleştiren Centric Software®, sektördeki en yüksek benimsenme oranıyla pazar lideridir.